7 Mayıs 2012 Pazartesi

konuşmak

mahrem anların konuşmaları
sadece 2 kişinin bildiği
ayrı bir dil
hele seneler geçmişse, her kelime bildikleşmemişse,
geçen tüm zamana inat yeni kelimeler bulunabiliyorsa
alışıldık cümleler farklı süslenebiliyorsa ne mutlu.


özledim galiba konuşabilmeyi
denedim bir kaç kez ama...
ama işte
eşlik eden olmayınca, monolog
konuşma hasreti gidiyor belki ama, birde dinleme hasreti var
artık kimseye öğretecek vakit yok
hani vakit olsa, boşa çaba
kimbilir bir daha ne zaman görülecek
değer mi kısa anlar için onca zahmete...


susmayı da öğreniyor insan, konuşmamayı da, dinlememeyi de
umursamazlık girmeye başlıyor devreye


oysa her şey beyinde
bazen iki satır, saatlere bedel olurdu
bir cümle günlerce beklemeyi kolay kılardı
bazen öyle bir cümle gelirdi ki, geceyarısı uçağına ancak yer bulunur
sabah edilir, herkes şehirine dönerdi


çok şey bilmenin tek mahsuru var
o adam yoksa artık
yaş da ilerledi ise
bir daha olamayacağını, yaşanamayacağını aynı şeylerin hissetmeye başladıysa insan
garip bir hüzün geliyor
arkasından da işte bu boşvermişlik, üşengeçlik


hıdrellez için özene bezene resimler yapıldı
olmayacağını bile bile bir erkek bebek resmi
istenen araba
istenen ev
para
istenen ofis konuldu gül ağacının altına
ama bugün fark ettim ki adam yok o resimlerde
bilincin altı ve de üstü adamın gelmeyeceğini benimsemiş
o sofraların eksikliği
sofradaki cilveleşmeler
asansörde öpüşmeler hepsinin gidişi normal olmuş
benimsenmiş


bazen, o korku çöküyor içime
bugünlerin iyice pörsümüş halleri geliyor aklıma
o an aman diyorum ki boşver be, gururu da boşver
git işte
çağırıyor nasıl olsa
önce gidecek gibi oluyorum
sonra olduğu yerde bırakmanın doğruluğunu hatırlıyorum
korku yüzünden bu, bence, o.ospuluğun yapılmayacağını düşünüyorum


gün kolay geçiyor
akşam da
ama gece, yatağa girdiğimde, dolanacak ayak aramak zor
keşke herhangi bir ayağı kabul edebilsem
ama ortada bir şey beni kesmez ki
benim olsun isterim
uyumadan önce 2-3 turda olsa sırtımın kaşınması gerektiğini bilsin isterim
arkasını döndüğünde, sarılmam fazla gelmesin isterim
uykunun orta yerinde benimle uyanıp, sevişsin isterim
cıvık olmasın ama her şeyimi bilsin isterim
ne olursa olsun, kalacağını bilmek isterim
zamana yenilmemek isterim
galiba çok şey isterim
azla yetinmemek, yalnızlık demek
bu yüzden belki yanaşamamam kimseye


hayatımda uzun yeri olacak adamları hep ilk anlarda anladım
ayrılamadık, ikinci gün hemen görüşülmezi bilmedik
kural olmadı hiç
hesap kitap olmadı
belki bir hesapsız daha çıksa karşıma... kim bilir?
konuşurum da
dinlerim de
severim de


şimdi işten çıkıp, sevimsiz yatağa girme zamanı
şükretmiyor değilim, yatacak yerim olduğuna
sadece istediğim bu değil
bir şeylerin "gibi"si yetmiyor
sıkıldım hatta gibilerden
sadece bedenin sözü dinleniyor
beynim boşta...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder