O KADAR SİNİRLENMEK Kİ, SÖYLEYECEK LAF BULAMAMAK
SENİN CANINA, HİÇ DÜŞÜNMEDEN, ZARAR VEREBİLECEK BİR HAREKETİ, SİNİRLİYİM KİSVESİNDE YAPAN KİŞİNİN DEĞER NOTUNU DÜŞÜRÜP, KENARDA NADASA BIRAKMAK GEREKİR
YAPMIYORSAN KENDİ HATANDIR
SUS VE SİNİRİNİ KUSMAYA KALKMADIR
BUNA BİLE SES ETMEDİĞİN HALDE, BELA ARAYANA SUSMAK VE GÖZÜN ÖTESİNDE NOKTALARA YOLLAMAK, YAPILACAK EN İYİ ŞEYDİR
31 Mayıs 2012 Perşembe
28 Mayıs 2012 Pazartesi
insan
seksi bulduğu bir adamdan kardeş haline nasıl geçer?
kardeş halini kocalığından, sevgililiğinden fazla nasıl sever?
onu hala sevgili gibi gördüğünü bilip, karşılık verememek, neden huzursuzluk veriri?
dönem midir? yoksa kalıcı mıdır?
bir daha birine aşık olmak mümkün müdür?
insan neden durup dururken karman çorman olur?
sadece kaliteli seks istemek suç mudur?
neden ben devamlı uyum sağlayamama halindeyim?
pek karışık günler
kardeş halini kocalığından, sevgililiğinden fazla nasıl sever?
onu hala sevgili gibi gördüğünü bilip, karşılık verememek, neden huzursuzluk veriri?
dönem midir? yoksa kalıcı mıdır?
bir daha birine aşık olmak mümkün müdür?
insan neden durup dururken karman çorman olur?
sadece kaliteli seks istemek suç mudur?
neden ben devamlı uyum sağlayamama halindeyim?
pek karışık günler
22 Mayıs 2012 Salı
uykusuz
uykusuz ve yorgun sabahların en güzellerinden
gayet doygun
gayet mutlu
gayet sıcak
güneş bile var
kafam rahatlamış
sırtım rahat
akan sıcak suyu hala hissediyorum
bir şeyi yaşarken korkmadan, alt yazı aramadan dibine kadar yaşayan insanları seviyorum
geçirilen vakti harcamıyorlar
dolu dolu yaşıyorlar ve yaşamaya izin veriyorlar
üstelik kıyamette kopmuyor ertesi sabah
komik bile olabiliyor
gülünüyor
her şey çok güzel, çok performanslı olmayabilir
ama bu iyi vakit geçirmeye engel de değil
çok gönülden "şükran"
gayet doygun
gayet mutlu
gayet sıcak
güneş bile var
kafam rahatlamış
sırtım rahat
akan sıcak suyu hala hissediyorum
bir şeyi yaşarken korkmadan, alt yazı aramadan dibine kadar yaşayan insanları seviyorum
geçirilen vakti harcamıyorlar
dolu dolu yaşıyorlar ve yaşamaya izin veriyorlar
üstelik kıyamette kopmuyor ertesi sabah
komik bile olabiliyor
gülünüyor
her şey çok güzel, çok performanslı olmayabilir
ama bu iyi vakit geçirmeye engel de değil
çok gönülden "şükran"
17 Mayıs 2012 Perşembe
Bİ Şİ DİYİM Mİ...
İnsan sıcağı sıcağına olayları yaşarken pek cengaver oluyor ya...
basıp gidiyor
tam da şu anın aklı olsa idi bende, şu an şuradan çıkıp evime kocamın yanına gidiyor olabilirdim
eve gittiğimde, kocaman kahkaha atıp o da dert mi diyerek silkelerdi beni
gece yatağa girdiğimde sevişmekten her daim keyif aldığım adam yatakta olurdu
beni yorana, unutturana kadar...
kedi gelip araya kıvrılırdı sonra
diğeri ayak ucuna yerleşirdi bağıra bağıra
gece yorgan kavgası yapardık
sabah uyanınca yakma şu sigarayı diye kavga ederdik
çok kavga ederdik hemde
ama ihtiyaç halinde diğerimizi nerede bulacağımızı bilirdik
sabah kahvesi yapardık
geç git işe derdi
boş boş televizyona bakabilirdik
ya da sevişebilirdik
ya da sarılıp oturabilirdik
ya da kolunun altına girip susabilirdim
bu gece mesela, pek düştü aklıma gel deyişi
şu an ramak var peki dememe
hiç olmadı, yanında uyumaya ihtiyaç var
korumasına ihtiyaç var
bu kadar hırpalayanın bu kadar koruması komik
doğrusu olmasa da, ihtiyaç duyulan bu
ama çalışmaya devam
unutturur deli düşünceleri, anlık düşüşleri
PS: ÇALIŞINCA GEÇTİ
basıp gidiyor
tam da şu anın aklı olsa idi bende, şu an şuradan çıkıp evime kocamın yanına gidiyor olabilirdim
eve gittiğimde, kocaman kahkaha atıp o da dert mi diyerek silkelerdi beni
gece yatağa girdiğimde sevişmekten her daim keyif aldığım adam yatakta olurdu
beni yorana, unutturana kadar...
kedi gelip araya kıvrılırdı sonra
diğeri ayak ucuna yerleşirdi bağıra bağıra
gece yorgan kavgası yapardık
sabah uyanınca yakma şu sigarayı diye kavga ederdik
çok kavga ederdik hemde
ama ihtiyaç halinde diğerimizi nerede bulacağımızı bilirdik
sabah kahvesi yapardık
geç git işe derdi
boş boş televizyona bakabilirdik
ya da sevişebilirdik
ya da sarılıp oturabilirdik
ya da kolunun altına girip susabilirdim
bu gece mesela, pek düştü aklıma gel deyişi
şu an ramak var peki dememe
hiç olmadı, yanında uyumaya ihtiyaç var
korumasına ihtiyaç var
bu kadar hırpalayanın bu kadar koruması komik
doğrusu olmasa da, ihtiyaç duyulan bu
ama çalışmaya devam
unutturur deli düşünceleri, anlık düşüşleri
PS: ÇALIŞINCA GEÇTİ
papatya
rahatsız etmeyin
fal bakıyorum şimdi
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
fal bakıyorum şimdi
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
şeytana uyayım
şeytana uymayayım
elimin tersi
elimin tersini kullanmayı özledim
şöyle allah ne güç verdi ise kullanmayı
aranan olsa da, kimdir nedir bakmadan girişsem
sıkıldım yaşının insanı / düzgün insan olmaya çalışmaktan
bilinçsiz bir pespaye olmayı arzu eder deli gönül
şöyle allah ne güç verdi ise kullanmayı
aranan olsa da, kimdir nedir bakmadan girişsem
sıkıldım yaşının insanı / düzgün insan olmaya çalışmaktan
bilinçsiz bir pespaye olmayı arzu eder deli gönül
15 Mayıs 2012 Salı
dolmak
ara ara saçma sapan şeyler dolduruyor insanı
mesela bazen vurdum duymazlık
bazen bencillik
bazen incelikler
bazen görmezden gelmeler
büyük büyük boyutlarda değil bunlar
mini mini
dikkatli bakıldığı için görülenler
o anlarda bir şeytanı dinlemek var
bir de derin nefes alıp susmak
bugün sustum mesela, güya asistanım, 3-5 parça etiketi saymak için patronun gelmesini beklediğini söylediğinde
mytnt'den evrak gönderimi için surat astığında ve öğrenmemek için direndiğinde
popomdan ter akarak çalışırken dizi seyretmek için bir şeyleri baştan savma yapmasına
bir işimi beraber yapsak iyi mi olur dediğimin cak cuk edip kendini sıyırmaya çalışmasına
her dolmanın bir rahatlaması da oluyor tabii
hiç beklemediğim birinin ben gelirim seninle, gitme oraya tek başına demesi
karşımda asistan kırıtırken, sekreter arkadaşımızın koşup el atması
annemin arayıp, ya ne sevindim sigarayı bırakmaya çalışmana deyip moral vermesi
beklemediğim bir telefon ile bol bol kahkaha atmak
denge oldu mu ne güzel
sıfırda kalıyor insan
ama hala var irrite eden şeyler, otırduğum yerde batıyorlar
iyi haber akşam evde yalnız olacak olmak
gürültüsüz sakin bir gece daha
ne mutlu bana
mesela bazen vurdum duymazlık
bazen bencillik
bazen incelikler
bazen görmezden gelmeler
büyük büyük boyutlarda değil bunlar
mini mini
dikkatli bakıldığı için görülenler
o anlarda bir şeytanı dinlemek var
bir de derin nefes alıp susmak
bugün sustum mesela, güya asistanım, 3-5 parça etiketi saymak için patronun gelmesini beklediğini söylediğinde
mytnt'den evrak gönderimi için surat astığında ve öğrenmemek için direndiğinde
popomdan ter akarak çalışırken dizi seyretmek için bir şeyleri baştan savma yapmasına
bir işimi beraber yapsak iyi mi olur dediğimin cak cuk edip kendini sıyırmaya çalışmasına
her dolmanın bir rahatlaması da oluyor tabii
hiç beklemediğim birinin ben gelirim seninle, gitme oraya tek başına demesi
karşımda asistan kırıtırken, sekreter arkadaşımızın koşup el atması
annemin arayıp, ya ne sevindim sigarayı bırakmaya çalışmana deyip moral vermesi
beklemediğim bir telefon ile bol bol kahkaha atmak
denge oldu mu ne güzel
sıfırda kalıyor insan
ama hala var irrite eden şeyler, otırduğum yerde batıyorlar
iyi haber akşam evde yalnız olacak olmak
gürültüsüz sakin bir gece daha
ne mutlu bana
oyun
2 kişi oyun oynamak güzel
ama bazen tek başına oynamak daha güzel
hayal gücü kesintisiz sana odaklı
sürpriz yok
sevilmeyen yok
kontrol tamamen elinde
özlemişim tek başıma oynamayı
ama bazen tek başına oynamak daha güzel
hayal gücü kesintisiz sana odaklı
sürpriz yok
sevilmeyen yok
kontrol tamamen elinde
özlemişim tek başıma oynamayı
13 Mayıs 2012 Pazar
9 Mayıs 2012 Çarşamba
Tek din
http://www.medyatutkunu.com/2012/05/08/bu-laiklikten-cikmak-demektir-anayasayi-ve-yasalari-cignemektir/
Ahmet Altan, Başbakan Erdoğan’ın tek millet, devlet, bayrak ve tek din sözlerine sert çıktı. Tek din diyerek ağır bir suç işlediğini savundu. İşte Altan’ın o çok sert yazısı…
Tek din
Önce inanamadık.
Bir hata vardır herhalde dedik, baktık hata yok.
Belki dili sürçmüştür, dedik, arada bir oluyor, sonra toparlıyor.
Yoo, ertesi gün aynı lafı aynı biçimde yeniden söyledi.
O zaman anladık ki ciddi bir sorunla karşı karşıya Türkiye.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bizim inanmakta zorluk çektiğimiz lafını “devletin kırmızıçizgilerini” sıralarken söylemişti.
“Tek millet, tek devlet, tek bayrak” diye başlamış ve “tek din” diye bitirmişti.
Diğer “tek”ler tartışılabilir.
Ama “devletin kırmızıçizgisi tek din” dedin mi ağır bir suç işlemiş olursun.
Bu, laiklikten çıkmak demektir, Anayasa’yı ve yasaları çiğnemektir.
Adam öldürmek nasıl suçsa, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin kırmızıçizgisi tek din” demek, devleti “din”le bağlamak, tek dinin dışındaki her inancı “suç” kabul etmek, vatandaşlarını “devletin” seçtiği dini benimsemeye mecbur bırakacağını açıklamak da öyle suçtur.
Hatta bana sorarsanız daha da ağır suçtur.
Çünkü böyle bir keyfilikle tek başına devletin “laik” yapısını değiştirmeye kalktığında bu toplum bölünür ve burası Lübnan’dan beter olur.
Çok adam ölür.
Çok kan dökülür.
Bir başbakanın arkasında yüzde elli oy da olsa ülkenin laik yapısını değiştirmeye kalkması, bunu söylemesi, buna kendi başına karar vermesi mümkün değildir.
Arkasında yüzde elli var ama karşısında da yüzde elli var.
Başbakan “laiklikten” çıkmaya kalktığında arkasındaki yüzde ellinin hepsini bulamaz.
Ama şu anda birbirleriyle hiçbir şekilde anlaşamayan kitleler, Kürt’üyle Türk’üyle, Müslüman’ı gayrımüslimiyle, Sünni’si Alevi’siyle, Kemalist’i demokratıyla, sağcısı solcusuyla “laiklik” etrafında birleşir.
Büyük bir cephe oluşturur.
Biz, “laiklik yetmez, demokrat da olmalıyız” derken, ilk başlarda bu görüşü destekleyen Başbakan şimdi “demokrasiyi boşver, laiklikten de vazgeçeriz” demeye getiren laflar ediyor.
Ne söylediğinin farkında mı yoksa şuursuzca mı konuşuyor, bunu bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, “laiklik” konusu, Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda rüzgârına fazla kapıldığı şımarıklığını aşar.
Ne Başbakan Erdoğan ne de başka birisi, Türkiye’de çok kanlı bir iç savaşı göze almadan Türkiye’yi laik bir düzenden çıkartacak adımı atabilir.
Başbakan’ın medyası ve AKP’nin “muhafazakâr” tabanı, Başbakan’ın her tavrını, her sözünü hiçbir eleştiri süzgecinden geçirmeden alkışlıyorlar ama bu sınırsız destek bizi bir kaosa doğru sürüklüyor.
Bugün Erdoğan’ı destekleyen Anadolu sermayesi bir daha düşünsün bence, bu iç savaş patlarsa ortada ne sermaye kalır ne Türkiye.
AKP yöneticisi Hüseyin Çelik dün Lale Kemal’in sorusu üzerine, “Beşer şaşar, dil sürçmesi olabilir… Laik bir ülkede tek din iddiasında ve imasında bulunmak eşyanın tabiatına aykırıdır” diye bir açıklama yaparak durumu toparlamaya çalıştı ama Çelik’in açıklaması durumu toparlamaya yetmez.
Erdoğan bunu bir defa söylemedi, “dil sürçmesiyle” açıklanabilecek bir durum yok ortada.
Biliyorum AKP yöneticilerinin çoğu koltuklarını kaybetme kaygısıyla Erdoğan’ın keyfilikleri karşısında ezildikçe eziliyorlar ama eğer bu dizginsiz gidişe dur diyemezlerse oturacak koltuk da bulamazlar.
Ciddi bir tavır almak, ciddi bir açıklama yapmak, Başbakan’ı da açıklama yapmaya zorlamak mecburiyetindeler.
Başbakan açıkça suç işliyor.
Korkarım Başbakan Erdoğan nerede duracağını kestiremeyecek bir coşma içinde, bir tür “kendi kendine tapınma” ayinleriyle akıl ve mantıktan kopuyor, her şeyi yapabileceğini, her şeyi söyleyebileceğini sanıyor.
Kendi kendine hayranlığın yarattığı zehirli buğulanma onun gerçekleri görmesini zorlaştırmaya başladı.
Tabii karşısında ciddi bir muhalefet olmaması da bunu kolaylaştırıyor.
Sadece CHP’yi söylemiyorum, BDP de bu keyfiliğe ciddi ataklarla karşı çıkamıyor.
Muhalefetin bu zebunluğu, Erdoğan’ın şuursuzlaşmaya başlayan keyfiliğine çok geniş bir alan açıyor ve Başbakan sonunda “tek din” diyebilecek bir cürete kavuşuyor.
Siz, Başbakan “devletin kırmızıçizgileri” arasında “tek din”i de sayınca muhalefetten güçlü bir ses çıktığını duydunuz mu?
Eğer böyle durumlarda baştan kuvvetli ve etkileyici bir şekilde karşınızdakini uyaramaz ve onu durduramazsanız, sonra iş hiç kimsenin durduramayacağı bir yere varır.
Başbakan freni patlamış kamyon gibi gidiyor.
Başta AKP yönetimi, tabanı, medyası olmak üzere herkes susarsa, bu gidişe engel olmazsa, uyarmazsa, durdurmazsa öylesine korkunç biçimde çarparız ki tarihimizde bir eşine rastlanılmamış bir hercümerç yaşarız.
Laikliği terketmeye kalkan bir Türkiye, sadece bölgenin değil dünyanın dengelerini altüst eder.
Bunun sonuçlarını tahmin edemiyor musunuz gerçekten?
Gördüğünüz şey sizi ürpertmiyor mu?
Bela geliyorum diyor.
Ama bu bela, görülmemiş derecede kanlı olur, bugün susmaktan yana olan herkes de bunu aklına yazsın bence.
Ahmet Altan / Taraf
8 Mayıs 2012 Salı
yeniden
yeniden ayvalık yolları gözüktü
bu sefer diğerlerinden daha farklı
perşembe akşamı çıkış yola
cuma ctesi tam gün ayvalık
pazar yarım gün, pazar pazarı sonrası dönüş
bu sefer yağmur azizliği olmazsa denize giriş
manastıra tırmanış
2 gece yörükte yemek/rakı
2 gece taksiyarhis
şansa yakıtta indirim :) ama rakıya zam :)
ama en çok en en en çok denize girme ihtimali
içim gidiyor, suda olmak dışında bir şey düşünmez oldum
sadece yüzmek
dalmak
yunus gibi zıplamak
çocuk olmak
her gidiş yeni bir hayat başlangıcı sanki
arınma, keşfetme...
bu sefer aklımda bir minik soru ile gidiyorum... bir nevi hoca'nın göle çaldığı maya, ben de çaldım mayayı, hem de pek kötü bir günde. sonunu pek düşünmeden
bazen hayatta cesur kararlar almak gerek ya, karar almakta değil işte, aklıma gelen tek tanım göle maya çalmak. bekliyorum şimdi kabarcık çıkar mı diye. ya çıkarsa? işte esas sorun o zaman başlayacak :) galiba hayatta en sevinerek karşılayacağım sorun olur.
neyse, deme o ki bu gece yatıcam, yarın yatıcam, sonra yatmıycam ve yola çıkıcam :)
rezervasyonlar yapıldı...
oğlanın yıkanması lazım yarın sabah
sonrası iyilik güzellik
ne zaman hayal kırıklığı yarattı ki ayvalık, eminim bu seferde güzel süprizleri vardır
bu sefer diğerlerinden daha farklı
perşembe akşamı çıkış yola
cuma ctesi tam gün ayvalık
pazar yarım gün, pazar pazarı sonrası dönüş
bu sefer yağmur azizliği olmazsa denize giriş
manastıra tırmanış
2 gece yörükte yemek/rakı
2 gece taksiyarhis
şansa yakıtta indirim :) ama rakıya zam :)
ama en çok en en en çok denize girme ihtimali
içim gidiyor, suda olmak dışında bir şey düşünmez oldum
sadece yüzmek
dalmak
yunus gibi zıplamak
çocuk olmak
her gidiş yeni bir hayat başlangıcı sanki
arınma, keşfetme...
bu sefer aklımda bir minik soru ile gidiyorum... bir nevi hoca'nın göle çaldığı maya, ben de çaldım mayayı, hem de pek kötü bir günde. sonunu pek düşünmeden
bazen hayatta cesur kararlar almak gerek ya, karar almakta değil işte, aklıma gelen tek tanım göle maya çalmak. bekliyorum şimdi kabarcık çıkar mı diye. ya çıkarsa? işte esas sorun o zaman başlayacak :) galiba hayatta en sevinerek karşılayacağım sorun olur.
neyse, deme o ki bu gece yatıcam, yarın yatıcam, sonra yatmıycam ve yola çıkıcam :)
rezervasyonlar yapıldı...
oğlanın yıkanması lazım yarın sabah
sonrası iyilik güzellik
ne zaman hayal kırıklığı yarattı ki ayvalık, eminim bu seferde güzel süprizleri vardır
7 Mayıs 2012 Pazartesi
konuşmak
mahrem anların konuşmaları
sadece 2 kişinin bildiği
ayrı bir dil
hele seneler geçmişse, her kelime bildikleşmemişse,
geçen tüm zamana inat yeni kelimeler bulunabiliyorsa
alışıldık cümleler farklı süslenebiliyorsa ne mutlu.
özledim galiba konuşabilmeyi
denedim bir kaç kez ama...
ama işte
eşlik eden olmayınca, monolog
konuşma hasreti gidiyor belki ama, birde dinleme hasreti var
artık kimseye öğretecek vakit yok
hani vakit olsa, boşa çaba
kimbilir bir daha ne zaman görülecek
değer mi kısa anlar için onca zahmete...
susmayı da öğreniyor insan, konuşmamayı da, dinlememeyi de
umursamazlık girmeye başlıyor devreye
oysa her şey beyinde
bazen iki satır, saatlere bedel olurdu
bir cümle günlerce beklemeyi kolay kılardı
bazen öyle bir cümle gelirdi ki, geceyarısı uçağına ancak yer bulunur
sabah edilir, herkes şehirine dönerdi
çok şey bilmenin tek mahsuru var
o adam yoksa artık
yaş da ilerledi ise
bir daha olamayacağını, yaşanamayacağını aynı şeylerin hissetmeye başladıysa insan
garip bir hüzün geliyor
arkasından da işte bu boşvermişlik, üşengeçlik
hıdrellez için özene bezene resimler yapıldı
olmayacağını bile bile bir erkek bebek resmi
istenen araba
istenen ev
para
istenen ofis konuldu gül ağacının altına
ama bugün fark ettim ki adam yok o resimlerde
bilincin altı ve de üstü adamın gelmeyeceğini benimsemiş
o sofraların eksikliği
sofradaki cilveleşmeler
asansörde öpüşmeler hepsinin gidişi normal olmuş
benimsenmiş
bazen, o korku çöküyor içime
bugünlerin iyice pörsümüş halleri geliyor aklıma
o an aman diyorum ki boşver be, gururu da boşver
git işte
çağırıyor nasıl olsa
önce gidecek gibi oluyorum
sonra olduğu yerde bırakmanın doğruluğunu hatırlıyorum
korku yüzünden bu, bence, o.ospuluğun yapılmayacağını düşünüyorum
gün kolay geçiyor
akşam da
ama gece, yatağa girdiğimde, dolanacak ayak aramak zor
keşke herhangi bir ayağı kabul edebilsem
ama ortada bir şey beni kesmez ki
benim olsun isterim
uyumadan önce 2-3 turda olsa sırtımın kaşınması gerektiğini bilsin isterim
arkasını döndüğünde, sarılmam fazla gelmesin isterim
uykunun orta yerinde benimle uyanıp, sevişsin isterim
cıvık olmasın ama her şeyimi bilsin isterim
ne olursa olsun, kalacağını bilmek isterim
zamana yenilmemek isterim
galiba çok şey isterim
azla yetinmemek, yalnızlık demek
bu yüzden belki yanaşamamam kimseye
hayatımda uzun yeri olacak adamları hep ilk anlarda anladım
ayrılamadık, ikinci gün hemen görüşülmezi bilmedik
kural olmadı hiç
hesap kitap olmadı
belki bir hesapsız daha çıksa karşıma... kim bilir?
konuşurum da
dinlerim de
severim de
şimdi işten çıkıp, sevimsiz yatağa girme zamanı
şükretmiyor değilim, yatacak yerim olduğuna
sadece istediğim bu değil
bir şeylerin "gibi"si yetmiyor
sıkıldım hatta gibilerden
sadece bedenin sözü dinleniyor
beynim boşta...
sadece 2 kişinin bildiği
ayrı bir dil
hele seneler geçmişse, her kelime bildikleşmemişse,
geçen tüm zamana inat yeni kelimeler bulunabiliyorsa
alışıldık cümleler farklı süslenebiliyorsa ne mutlu.
özledim galiba konuşabilmeyi
denedim bir kaç kez ama...
ama işte
eşlik eden olmayınca, monolog
konuşma hasreti gidiyor belki ama, birde dinleme hasreti var
artık kimseye öğretecek vakit yok
hani vakit olsa, boşa çaba
kimbilir bir daha ne zaman görülecek
değer mi kısa anlar için onca zahmete...
susmayı da öğreniyor insan, konuşmamayı da, dinlememeyi de
umursamazlık girmeye başlıyor devreye
oysa her şey beyinde
bazen iki satır, saatlere bedel olurdu
bir cümle günlerce beklemeyi kolay kılardı
bazen öyle bir cümle gelirdi ki, geceyarısı uçağına ancak yer bulunur
sabah edilir, herkes şehirine dönerdi
çok şey bilmenin tek mahsuru var
o adam yoksa artık
yaş da ilerledi ise
bir daha olamayacağını, yaşanamayacağını aynı şeylerin hissetmeye başladıysa insan
garip bir hüzün geliyor
arkasından da işte bu boşvermişlik, üşengeçlik
hıdrellez için özene bezene resimler yapıldı
olmayacağını bile bile bir erkek bebek resmi
istenen araba
istenen ev
para
istenen ofis konuldu gül ağacının altına
ama bugün fark ettim ki adam yok o resimlerde
bilincin altı ve de üstü adamın gelmeyeceğini benimsemiş
o sofraların eksikliği
sofradaki cilveleşmeler
asansörde öpüşmeler hepsinin gidişi normal olmuş
benimsenmiş
bazen, o korku çöküyor içime
bugünlerin iyice pörsümüş halleri geliyor aklıma
o an aman diyorum ki boşver be, gururu da boşver
git işte
çağırıyor nasıl olsa
önce gidecek gibi oluyorum
sonra olduğu yerde bırakmanın doğruluğunu hatırlıyorum
korku yüzünden bu, bence, o.ospuluğun yapılmayacağını düşünüyorum
gün kolay geçiyor
akşam da
ama gece, yatağa girdiğimde, dolanacak ayak aramak zor
keşke herhangi bir ayağı kabul edebilsem
ama ortada bir şey beni kesmez ki
benim olsun isterim
uyumadan önce 2-3 turda olsa sırtımın kaşınması gerektiğini bilsin isterim
arkasını döndüğünde, sarılmam fazla gelmesin isterim
uykunun orta yerinde benimle uyanıp, sevişsin isterim
cıvık olmasın ama her şeyimi bilsin isterim
ne olursa olsun, kalacağını bilmek isterim
zamana yenilmemek isterim
galiba çok şey isterim
azla yetinmemek, yalnızlık demek
bu yüzden belki yanaşamamam kimseye
hayatımda uzun yeri olacak adamları hep ilk anlarda anladım
ayrılamadık, ikinci gün hemen görüşülmezi bilmedik
kural olmadı hiç
hesap kitap olmadı
belki bir hesapsız daha çıksa karşıma... kim bilir?
konuşurum da
dinlerim de
severim de
şimdi işten çıkıp, sevimsiz yatağa girme zamanı
şükretmiyor değilim, yatacak yerim olduğuna
sadece istediğim bu değil
bir şeylerin "gibi"si yetmiyor
sıkıldım hatta gibilerden
sadece bedenin sözü dinleniyor
beynim boşta...
6 Mayıs 2012 Pazar
haklıymışım
haklıymışım aklımın avarelikte olmasında
adamlar teyit etmiş, hıh...
You want to escape today and, fortunately, a bit of rest and recreation is a great idea. You spend a lot of time taking care of business and must act responsibly in your daily life. Now, if you dream about taking some personal time or going off to play with friends, don't judge yourself harshly. Working too much isn't healthy; it's better to embrace your desires and give yourself permission to unwind sometimes.
adamlar teyit etmiş, hıh...
You want to escape today and, fortunately, a bit of rest and recreation is a great idea. You spend a lot of time taking care of business and must act responsibly in your daily life. Now, if you dream about taking some personal time or going off to play with friends, don't judge yourself harshly. Working too much isn't healthy; it's better to embrace your desires and give yourself permission to unwind sometimes.
4 Mayıs 2012 Cuma
yarın
kıyıköy'e yolculuk
akşama dönüş
uzun yol öncesi ısınma turu bir nevi
biraz balık
dediklerine göre bolca huzur
beni bile huzurlandırır mı bilenmez
deneme-yanılmaca
kafamdan geçen tilkiler, kuyrukları karıştırmak üzereler
kötü
akşama dönüş
uzun yol öncesi ısınma turu bir nevi
biraz balık
dediklerine göre bolca huzur
beni bile huzurlandırır mı bilenmez
deneme-yanılmaca
kafamdan geçen tilkiler, kuyrukları karıştırmak üzereler
kötü
3 Mayıs 2012 Perşembe
az kaldı
bugünü sayma
7 gün say
sonra cuma sabahı yol
bu sefer 2 gece ayvalık
doya doya
büyüğünden rakı
şortlar
kafada şapka
ayakta terlik
biraz yanma
biraz kavrulma
biraz oh be deme
hele ki şu iphone yetişirse, seni fotoğraflara bile boğarım blog....
7 gün say
sonra cuma sabahı yol
bu sefer 2 gece ayvalık
doya doya
büyüğünden rakı
şortlar
kafada şapka
ayakta terlik
biraz yanma
biraz kavrulma
biraz oh be deme
hele ki şu iphone yetişirse, seni fotoğraflara bile boğarım blog....
1 Mayıs 2012 Salı
kahvaltı / akşam yemeği
insan akşam yemeğinden tatmin olmazsa, sabah kahvaltısı durumu kurtarır mı?
kurtarmazmış
ağzımın tadı mı bozuldu ne
kurtarmazmış
ağzımın tadı mı bozuldu ne
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)